reverie

Bu Blogda Ara

Cumartesi, Ekim 14, 2006

forest of melancholy


Bu gece umut bir yagmur damlasi olmus ve karanlik dunyaya dogru kendini ozgur birakmisti. Penceremin dokunamadigim tarafindan kendini saydam guzelligin kaygan teninden pervaza dogru birakmisti, pencere caminin bugusundaki parmak izlerim benden kacmamasi icin harcadigim cabamin bir deliliydi sanki; penceremi susleyen motifler oldular...caresizlik ise yuzumde okunabilecek en net ifadeydi...

Geriye donup tozlu raflarimdan mutlulugu buldum, nereyi okuyacagimi biliyormusum gibi sayfalari karistirdim...oysa sayfalar tamamen bostu, yasanmamis seyler yazilmis da olamazdi gerci, en azindan benim gibi birinin tutun kokan ellerinden cikamazdi...

Hayatim bu sararmis duvarlardan ibaretti, birkac film afisi, birkac tarihi gecmis konser bileti... kisacasi gecmisim diye ovundugum hersey, meleksiz ve ruyasiz...melankoliyi anlatan birkac catlak, terkedilmisligi agliyordu orumcek aglari, en son kimi agirlamisti bu suskun koltuklar... kirik aynamdan yuzume bakmayali aylar gecmis kendime bakmaktan korkar olmustum, bugun de bakmayacagim...

Pastel renklerin esiri olmus hayaller, kendi gerceginden utanip belirsizligin buyuk dalgalari arasinda sonsuzlugun denizlerinde mahsur kalmisti...ben eski ben olamayacak kadar acizdim artik, sadece karamsarligimin resimlerini cizebiliyordum, o alisilmis poster resimlerinden, karanlik bir orman ve icinde ellerindeki camuru yuzune bulastirmis bir cocuk...tipki ben gibi; butun gunahlari yuzume bulastirdim, masumiyetimi alip gidenlere ne kadar tesekkur borclu oldugumu bilemez kimse, cunku bilecek kimse de kalmadi...

Hiç yorum yok: