reverie

Bu Blogda Ara

Perşembe, Ekim 26, 2006

the mystery of DESOLATION


sessizligini bozacak kadar yorgun bir oyuncuydum gecenin karanliginda...gozlerimi her kapadigimda gordugum bir cocuk vardi, nasil yasadigini o birkac saniyelik sinema karesine sigdirmak o kadar zordu ki...anlatmaya ise edebiyatim yetmezdi...kalbindeki isigi korler bile gorebilirdi, gozyaslarinin safligi karati en yuksek elmastan bile degerliydi, minik avuslarinda kristallesmis umutlari sacardi comertce...

korkarim o kucuk cocuk artik buyumus ve neyi kaybedecegini bilmeden kalp kirmayi aliskanlik haline getirmis zamanla, yuzundeki o masumiyeti seytana satmis Dorian Grey gibi...ve meleklerin doktukleri gozyaslarina inat gunahlarin zevkini tatmis, yasak elmanin tadini dudaklari ezbere biliyordu artik...

siradandi artik masal kahramanlarinin prensesle mutlu sonu; ona inanip gelmisti bu dunya denen anarsinin icine sonunun boyle olacagini bile bile, karanligin icinden dagittigi hayallerin bedelini insanlar odeyemezdi, herkes onu comert bilmis, cunku kendinde kalmayana kadar usanmamisti bu hayalleri dagitirken...aski vermis insanlara, dillendirirken duyacaklari utancla birlikte...sevgiyi vermis karsiligini alamayacaklari bir derinlikte...ruyalar vermis gerceginden bagimsiz...bedelini bilememis insanlar, taa ki mevsimler sonbahara donunceye kadar...

bedeli olummus bunun...insanlar acgozluluk icinde hep istemis ama o cocuk coktan gitmis bu dunyadan bu dunyaya ait olmadigini basindan beri biliyormuscasina ve dagittigi en degerli seyi bulmalarini beklemis insanlarin, yalnizlik...

as long as you believe...

Hiç yorum yok: