reverie

Bu Blogda Ara

Perşembe, Temmuz 05, 2007

lost reverie

Hayattan beklentisi olmayan bir insan icin olumun anlaminin sonsuzlugunu anlatmaya calistim, ama olmeyi beceremeyecek kadar da korkak ruhumla hic barismayi beceremedim...kurguladiklarimin ne kadarina ulastigim alenen ortadayken ben hangi hayali cennetin pesinden kosuyorum...sorularim buyudukce kendimi ne icin sucladigimdan habersiz daha da kopuyorum gerceklerden...

Filmlerdeki fon muzigi gibi kulaklarimda agitlar yankilaniyor ama ben kendi yasayan cesedimden baska ne goruyorum ki...hic dostum kalmamis, golgemle ayni odayi paylasmanin verdigi huzuru tattim, nefse hukmedercesine sonuna kadar kapanmis bir kapi ve acilmamaya yemin etmis ruyalar, sadece bana ozgu...

Ben her sahnede kotu adami oynamaya alismistim adeta, varsin butun gunahlar omuzlarima yuklensin, zaten herkesin benden istedigi de bu degil mi? Ben artik insanlarin hayatinda fazlalik olmaktan bunalmis ve uzaklari ozleyen ve bir daha hic donmeyecekmiscesine gitmek isteyen biriyim, her kim benimle vicdanini rahatlatabiliyorsa ona duyacagim yegane sey saygi...

Dusuncedir neticede herseyin ozu...yapmak isteyip yapamadiklarimizi, acaba gercekten yapamamis miyizdir? Hissetmek icin bes duyunun kolesi olmak mi gerekir? Maslow ihtiyaclar hiyerarsisi yaratmis her ne kadar defalarca curutulmus bir tez de olsa cogumuzun en temel dayanagi degil miydi?istisnalari hep genelleyerek curutmedik mi bu tezi...o halde ben de istisnayim, hicbir ihtiyaci karsilamadan nasil olur da kendimi asip hayattan vazgectigimin satirlarini yaziyorum, en azindan yalanlarla doldurmadigima eminim buraya gelene kadar...kendini asmak bir ugurda canini bile feda edebilecek olmanin neresinden gecer? Ben nasil oldu da bu kadar kolay vazgecebildim bu hayattan...

as long as you believe...

Hiç yorum yok: