reverie

Bu Blogda Ara

Pazar, Şubat 15, 2009

CONFUSION OF EXPECTATIONS


piriltili sehrin isiklari solmus ve yine kendimle basbasa kaldim, kaybolan hayallerin aklimizdan silmeye calisir gibi sehir de yolcularini birer birer ruyalar alemine ugurluyordu, bazilarinin ruya gormek icin geceye ihtiyaci hic olmamistir…gozlerinin onunde ezbere bilinen sinema kareleri gibi tekrar eder, karelerin icerisindeki yuzler hic eskimez, hep o gencligin toylugu ile zamanla kalbe kazinmis gozyaslari birbirine karisir bilinmezce ve umut gokyuzunden yagmur olur yagar...minik avuclarimizda saklayamayacak kadar cokturlar tutabildiklerimizi zaten yasiyoruzdur…tutamadiklarimiz ise siir olur dilimizde…


iste simdi oturmus antolojime bir sayfa daha ekliyorum ama duygununun yogunlugu da tepkisizlik mi yaratir? artik aci ile heyecan, mutluluk ve huzun o kadar ic ice gecmis ki yasadiklarimin bende yarattigi tepkileri kendim bile olcemez hale geldim…bazen gozyasi tebessumle karisir bazen anlamsiz bir kalp cirpintisi duygusuz sozlerle karisir…kendimi bile taniyamaz hale geliyorum, korkarim baskalasiyorum…
antolojimin sayfalarini geriye dogru cevirdigimde belki gecmis alisilmis oldugu icin bu baskalasima nasil tepkiler verecegim konusunda beni kararsiz kiliyor ve basit bir karar verirken bile anlam veremedigim bir tereddutun icinde buluyorum kendimi…kalemimden kendime bile itiraf edemedigim sirlar var…neyin korkusunu yasadigimi ben de bilmiyorum…hayat savasinin maglubu; hayatin sundugu ateskesi kabul etmemekte niye direnir anlamis degilim, bu savasin devami kendi kendini tahribattan ote ne veriyor ve kazancin ne olacagini bilmeden neyin savasini veriyorum???

bu dunyada neyi degistirecek kadar gucluyum, ya da beni ben yapan melankoliden baksa ne var…bu pesimist bakisin kendi kucuk kralligina yansimasi ne? Sorular sadece kendimi bogarken kendimi yakin hissettigim herseyden daha da uzaklara gidiyorum, yagmur ne zaman dinecek…ruyayla gercegin arasindaki ince ayirimi bu kadar kalinlastiran elindeki hazine ne?sorulari kendime soruyorum ama cevabini bilen biri oldugunu da sanmiyorum cunku kalenin icerisinde hep gizli bir gecit vardir…belki de bir tuzak…sana en cok yaklasanin bile pesinden giderken yolunu kaybettigi ve sonunun nereye varacaginin benim bile bilmedigim bir labirent…

paradoks hep ayni noktaya getiriyor, tipki korku filmlerindeki insanlarin birseylerden kacarken ayni noktaya geri donmesi gibi…ben neyden kaciyorum???


as long as you believe...

Hiç yorum yok: